Amasya Masaj Salonu Öykü Hanım

Amasya Masaj Salonu

Çaresizce ikinci sıradaki habere kulak verirken dikkatlerini aşağıdaki müşterilerin dikkatlerine eklemlemelerinin ne kadar sıkıcı bulunduğunun farkındaydılar. Düğün geceleriydi ve birbirlerine söyleyecek bir şey bulamıyorlardı. Ayaklarının altından ne olduğu anlaşılmayan sözcükler geliyordu, ‘Berlin’ sözcüğünü seçebildiler ve son zamanlarda herkesi Amasya Masaj Salonu kendine fanatik bırakan hikâyeden söz edildiğini anladılar hemen. Komünist Doğu’da el konulmuş olan buharlı gemiyle Wannsee üzerinden kentin batısına bir kaçışın hikâyesiydi, sığınmacılar Doğu Alman nöbetçilerin kurşunlarından kaçmak için dümen köşkünde yere çökmüşlerdi. Bu haberi dinlediler ve şimdi de, dayanılmaz halde, üçüncü haber, Bağdat’taki bir İslam konuşmaının kapanış oturumu.

Kendi salaklıkları yüzünden dünya haberlerine takılmışlardı! Bu şekilde devam edemezdi. Harekete geçmenin süreı gelmişti. Edward kravatını gevşetti, çatalıyla bıçağını kararlı bir halde yan yana tabağına bıraktı. Aşağı inip doğru dürüst dinleyelim hiç olmazsa.” Gülünç olduğunu umuyordu, alaycılığı her ikisine yönelikti, ama sözleri ağzından şaşırtıcı bir sertlikle çıkınca Florence kızardı. Radyoyu Edward’a yeğlediği için onun kendisini eleştirdiğini düşündü, onun yumuşamasına yahut sözünü yumuşatmasına fırsat bırakmadan telaşla, “ya da gidip yatağa uzanabiliriz,” deyip alnındaki hayali saçı sinirli bir hareketle kenara çekti. Edward’ın ne kadar yanıldığını kanıtlamak için Florence onun en çok istediği, kendisininse ürktüğü şeyi öneriyordu.

Amasya Masaj Salonu

Aşağıya salona inseydi ve çiçekli kanepelerde yaşlı hanımlarla sakince söyleşi ederek süre geçirseydi gerçekten daha mutlu olurdu Florence ya da daha az mutsuz, o arada erkekler de ciddi ciddi haberlere, tarih seline dalarlardı. Şimdiki şey olmasındı da ne olursa olsundu. Kocası gülümsüyor, ayağa kalkıyor, masanın üstünden elini törensel bir tavırla uzatıyordu. Onun yüzü de hafifçe pembeleşmişti. Peçetesi bir an belinde asılı kaldı, acayip bir halde sarktı, peştamal şeklinde, sonra ağır çekimde yere süzüldü. Florence’in bayılmak haricinde yapabileceği bir şey yoktu, oyunculukta da hiç başarılı değildi.

Ayağa kalkıp Edward’ın elini tuttu, onun gülümsemesine karşılık verirken katı ve inandırıcılıktan uzak olduğuna emindi. Rüyadaymış şeklinde davranan Edward’ın karısını hiç bu kadar güzel görmediğini bilmenin de yararı olmayacaktı Florence’e. Onun kollarıyla ilgili bir şey, diye düşündüğünü hatırladı Edward sonradan, narin ve kırılgandılar, az sonrasında fanatik fanatik boynuna dolanacaklardı. Ve mutlak bir tutkuyla parlayan o mükemmel ela gözleri ve şimdi bile diliyle ıslattığı alt dudağındaki belli belirsiz titreme.