Amasya Bayan Masör Hizmeti Ebru

Amasya Bayan Masör

Amasya Bayan Masör

bu.

Şef,

“Canavarın damarına basmamamız daha iyi olur

nede olsa. Onun neler yapabileceği önceden kestirilemez.”

Kabile bunu düşününce, ansızın esen şiddetli bir rüzgâra

kapılmışçasına sarsıldı. Şef, söylemiş olduğinin tesirini gördü; sert

bir hareketle ayağa kalktı:

“Yarın ava çıkacağız. Etimiz olunca, bir şölen yapacağız.”

Bill elini kaldırdı:

“Şef.”

“Evet?”

“Ateşi neyle yakacağız?”

Yüzünü örten beyaz ve kırmızı balçık sayesinde, Şef’in

kızardığı görülmedi. Şef kararsız susarken, kabile genemırıldanmaya başladı. Sonra Şef elini kaldırdı:

“Ötekilerden ateş alacağız. Dinleyin. Yarın ava çıkıp et

bulacağız. Bu gece ben iki avcıyla oraya gideceğim… Kim

gelecek benimle?”

Maurice ile Roger, ellerini kaldırdı.

“Maurice…”

“Buyur, Şef.”

Amasya Bayan Masör

“Neredeydi onların ateşi?”

“Eski yerinde büyük kayanın yanında.”

Şef, başını salladı:

“Sizler, güneş batar batmaz uyuyabilirsiniz. Ama hepimiz

üçümüzün, doğrusu Maurice, Roger ve benim, yapılacak işimiz

var. Güneş batmadan tam önce yola çıkacağız…”

Maurice elini kaldırdı:

“fakat şeyle… Karşılaşırsak ne olacak?”

Şef, bu mümkünlığı bir yana itti:

“Kumda yürürüz. Eğer gelirse, gene… Gene dansımızı

yaparız.”

“yalnız biz üçümüz mü?”

Gene mırıltılar terfi etti; sonra sessizlik oldu.

Ralph’a gözlüğünü uzatan Domuzcuk, gene görebilecek

duruma gelmek için bekledi. Odun nemliydi; üç kezdir

tutuşturamamışlardı. Ralph, kendi kendine söylenerek, bir

adım geriledi:

“Ateşsiz bir gece daha geçirmeyelim.”

Kendi suçluluğunu hissedip tarafındaki üç çocuğa baktı.

Ralph, ateşin iki işe birden yaradığını ilk kere kabul ediyordu.

Hiç kuşkusuz, ateşin bir işlevi de, işaret veren dumanı

havalara salmaktı. Ama ateşin bir işlevi daha vardı artık: Bir

ocak olmak. Onlar uyuyuncaya dek, onları avutmaktı bu

ikinci işlev. Eric, odunlar tutuşup küçük bir alev çıkıncaya

kadar üfledi. Beyaz ve sarı bir duman, kabara kabara

terfi etti. Domuzcuk gözlüğünü geri aldı, keyiflenerek baktı

dumana.

“Ah, bir radyo yapabilsek!”

“veya bir uçak…”

“yahut bir vapur.”

Ralph, dünyanın durumu mevzusunda gittikçe azalan

bilgisinin artıklarını araştırdı:

“bir ihtimal kızıllar bizi esir alır.”

Eric saçlarını arkaya doğru itti:

“Onlar daha iyidir… ötekilerden…”

Eric, ötekilerin adlarını söylemedi fakat Sam, başıyla